Bahattin KARAKOÇ
ŞİİR-3
EYLÜL
Eylül geldi ve hiç gitmedi...
O gün, bu gündür aylardan hep eylül
ve mevsim hep sonbahar...
Ben hâlâ yağmur sonrası o toprak yolda yürüyorum...

Ayağımın altında sarı çınar yaprakları
ve yolun sonunda hayalin duruyor...
Kaç yıl oldu unuttum.
Ben sana varamıyorum...

Ebreşe
ŞİİR-4
HÜZÜNLERDİ DÖKÜLEN
Yorgun kanatlarınla bir akşam üstü
Özlem bulutlarından süzülüver içime.
Sen gideli menekşeler bahara küstü,
Ne gün doğdu, ne yıldız gülümsedi geceme.

Dalında kurudu ümidin goncaları
Sevdaya alkış tutan elleri kader kırdı.
Bir türlü bulamadım o dörtlü yoncaları
Aşkın mutlulukları; çözülmeyen bir sırdı.

Şarkılar, hep tek yanlı aşklar için ağladı.
Hüzünlerdi dökülen tamburların telinden
Gönül mangalında ateşler kül bağladı
Sağlam bentler yıkıldı ihanetin selinden.

Çalmadın bir daha gönül kapısını,
Gülmedin sabahıma pembe şafaklar gibi.
Bir kenara fırlattın aşkımın tapusunu
Yüreğime saplandın keskin bıçaklar gibi...
İLHAN GEÇER
ŞİİR-5
BEKLEYİŞİN ÖYKÜSÜ
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine,
ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim.
Sen yoktun...
Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi,
her parkı, her ağacı ezberledim. Sevdaya bulanmış
her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...
Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı.
Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken
beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.
Sen yoktun...
Özlem şarkılarını ezberledim. Kimini bağıra bağıra,
kimini fısıltıyla söyledim. Karanlığa haykırdım hasretimi.
Sesimi duyacaksın diye bekledim.
Sen yoktun...
Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asırlar gibi geldi,
geçmedi. Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen
atışlarıyla açtım. Senden başka duyduğum her seste hep aynı
hayâl kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu, bense seni.
Sen yoktun...
Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına
uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun
beni çekip almasını istedim. Olmadı.
Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan, kaç gece
merdivendeki ayak seslerini dinledim gelen sensindir diye.
Sen yoktun...
Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar
yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı.
Ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim.
Hayat; merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun kıştan sonra
gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm.
Sen yoktun...
Her istasyon her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandım.
Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım. Ya da yolculuklara
vurdum kendimi. Kimsenin uğramadığı köylere, adı duyulmamış
kasabalara gittim. Senden bir iz aradım.
Sen yoktun...
Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım. Kıyılarda tükettim
bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limanlardan.
Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim.
Sen yoktun...
Gözümden bir tek damla yaş akmadı. Onlar sana aitti, sana
kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı, bekleyişimin
öyküsünü kimselere anlatamadım.
Nice fırtınalar koptu yüreğimde. Dalgalar dövdü hayallerimi.
Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım.
İçimi dökecek bir insan aradım.
Sen yoktun...
Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer
birer düştü sokaklara. Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim.
Ayı avucunda bana getirmeni bekledim. Ve bir güneş gibi doğup
aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı. Ama.
Sen yoktun...
ŞİİR-6
RÜZGAR SAATLERİ
Gel benim ruhumun gerçek sesi gel!
Yıllardır sönmeyen alevim, korum.
Gel benim ömrümün hikayesi gel.
Şiirim, sonsuzum, gerçeğim, zorum
Gökle yerin birleştiği kavşakta
Seni bulup bulup kaybediyorum.
İlkin rüzgâr değil sanki nefesti,
Bir kez başlayınca estikçe esti...
Sonra bir upuzun karanlık bastı.
Sürdü hep aynı düş, hep aynı yorum
Şimdi duraklarda her akşam üstü
Seni bulup bulup kaybediyorum.

Yitiksin baharlar, güzeller içinde
Resimler, baharlar, sözler içinde.
Bazen bir iz görüp izler içinde
Cevap umuduyla titriyor sorum.
Sonra en tanıdık yüzler içinde
Seni bulup bulup kaybediyorum...
Bekir Sıtkı Erdoğan
ŞİİR-7
AĞIT
En sevdiğin elbisemi giydim bu gece
Kokunu sürdüm, solgun yüzünü okşadım
Sessizce saçlarından öptüm.
Yazdığın mektupları okudum, kana kana su içer gibi
Plâklarını çaldım.
Ah! En çok o şarkıda özledim seni...

Issızlık kapıyı çaldı,
Açmaya korktum gece yarısı.
Şehir uykuya daldı,
Baktım dışarıya; katran karası.
Rüzgâr telaşla kokunu getirdi bana
Aldım koynuma.
Buseni hafızamdan koparıp iliştirdim dudaklarıma
Üşüdüm karanlıkta.
Tenine dokundum beni hissetsin diye
Ellerimi tut, ısıt diye.
Aç gözlerini...

Erguvanlarına su verdim
İçerken benimle konuştular
Yastığını okşadım, kokladım
Anılar uçuştular.
Soluğun saçlarımı yaladı, sanki bir meltem gibi
Teninin kokusu karıştı kokuma.
Yakıştılar...

Boğuldum karanlıkta.
Yanı başımdasın benden çok uzaklarda
Ellerimi tut, dokun bana
Aç gözlerini...

Attım kendimi caddelere,
yeşil ceketin sardı beni.
Yürüdüm üstüne karanlığın, korkusuz.
Tuttum elini...
Can Dündar
ŞİİR-8
RÜZGAR
Şimdi bir rüzgâr geçti buradan
Koştum ama yetişemedim,
Nerelerde gezmiş tozmuş
Öğrenemedim.
Besbelli denizden çıkıp
Kıyılar boyunca gitmiştir,
Tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu
Yüreğini allak bullak etmiştir.
Sonra başlamış tırmanmaya dağlara doğru
Bulutları koyun gibi gütmüştür,
Okşayıp otları yaylalarda
Büyütmüştür.
Köylere de uğradıysa eğer
Islak, karanlık odalarda beşik sallanmıştır,
Güneş altında çalışanlara
İmdat eylemiştir.
Sonra başlayıp alçalmaya ovalara doğru,
Haşhaş tarlalarında eflatun, pembe, beyaz,
Kıraçlarda mavi dikenler..
Toz toprak gözlerine gitmiştir.
Şehirlere uğramış ki yanımdan geçti,
Haşhaş çiçeğine benzer kızlar görmüştür,
Bir gülüş, bir tel saç, allık pudra
Alıp gitmiştir.
Şimdi bir rüzgâr geçti buradan
Koştum ama yetişemedim,
Soraydım söylerdi herhalde.
Soramadım.

Cahit KÜLEBI
ŞİİR-9
YENİLDİM ANNE
ANNECİĞİM
Evlatlar vardır başarılarını, zaferlerini yazarlar...
Sana yazacak bir başarım, bir ödülüm yok anne.
Keşke olsaydı da, seni sevindirebilseydim.
Keşke, benim de anneme yazacak, anlatacak başarılarım olsaydı.
Ama yok anne...
Sevdiğin, okşadığın saçlarıma aklar düştü anne.
İlk evvel saçlarım hayat mücadelesinde yenildi.
Düşmanlarım hep benden güçlü oldu anne.
Onların tahta kılıçları benim çelikten kılıcımı paramparça etti.
Onlar beni yenmek için ne senaryolar yazdı, ne iftiralar attılar.
Ben, ‘masumum’ bile diyemedim.
Düşmanlarıma hep yenildim anne.
Ve ne yazık ki, dostlarıma da... Dostlarım da beni hep yendi...
Ben onları dost bilirken onlar beni meydanlarda tuş ettiler.
Arkamda hep bir hançer yarası oldu anne.
Senin anlayacağın, dostlarım beni düşmanlarımdan daha beter etti!
Kahkahayı unuttum, tebessümle dost oldum.
Yüzümde acı bir tebessüm var şimdi.
Bahtıma yenildim anne!
Çocukluk yıllarımın özlemiyle seni aradım anne...
Senden daha şefkatlisini,
daha merhametlisini bulamayacağımı bilerek...
Her şey küçükken güzelmiş anne.
Şimdi büyüdüm ve yenilmeyi öğrendim anne.
Gülü çok sevdim, hele alını, pembesini...
Bahtıma hep beyazı düştü anne...
O çok sevdiğim güllerin, dikenlerine yenildim anne...
Açlığa-tokluğa, hastalığa-sağlığa, dosta-düşmana...
Hepsine ama hepsine yenildim...
Senin anlayacağın hayata yenildim anne...
Yenildim...
Kemal Dadaşoğlu

ŞİİR-10
GİDERİM
Hoşçakal aşkım
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Bak...
Nerelerden nerelere geldik...
Şimdi biz bittik...
Bir de başlangıcımız vardı
Sonunda bol gözyaşı döktüğümüz.
Sor yağmurları kendine
Kışları da sor.
Baharları bana bırak
Senden tek yadigar olarak.
Adı belli, sonu belli idik.
Soğuk bir mart akşamı idi
Beni son kez öpüp gidişin.
O an sadece yanımdan
Karanlığa karışmıştı yansıman.
Şimdi
Yüreğimden git diyorsun
Olur birtanem giderim .
Yollar böyle uzun
Aşk’lar böylesine vurgunken
Giderim, son kez gözlerine bakamadan
Giderim, son kez sarılamadan
Uykusuz sabahlayarak.
Pişman değilim
Sevdim seni.
Delice sevildim.
Hayat seni yaşamamı istedi
Yaşadım..
Ama keşke
Yüreğinden giderken
Ölüm beklemese başucumda.
Yine de
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Sana en kötü sözüm bu olsun..!
ŞİİR-11
SENİ SEVİYORUM
Seni seviyordum ve senin haberin yoktu.
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına
düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte.
Güldüğün zaman yukarıya bakardın. Yukarı kalkan
başın ve gülen gözlerin vardı, ne güzeldiler...
Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler. Duvarlara,
vitrin camlarına kaldırımlara çarpıyordu. Geri dönüyordu
çoğalarak. Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum
herşeyi, her şeyi erteleyişim oluyordun. Kalp ağrısı
oluyordun, birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun.
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk. Dönemeçler geçiyor,
köprüler göze alıyor ve bazen tekin olmayan suların
üzerinden atlıyorduk. Cesurduk... Ufuk çizgisi maviydi,
gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller.
Ben seni seviyordum, bilmiyordun.
Sevinçlerim oluyordun arasıra, sen hiç bilmiyordun.
Sonra herhangi biri oldun. Bütün sevinçlerim bittikten
sonra yağmurlar yağdı serin haziran akşamları...
Sonra bir gün uzaktan gördüm seni. Saçların
bana inat, başın her şeye meydan okuyarak.
İşte yine aynı... Kalbimi acıttın. Her zamanki gibi.
Değiştik sanıyordum.
Ve sen yine bilmiyordun.
İclal Aydın
ŞİİR-12

Gün battı
Çoktan açtı gece sefaları
hasret bahçesinin
Kuşlar çoktan döndü yuvalarına
Sulara selam veriyor
akşamın hüznü
Yağmurlar geldi ellerinde güllerle,
Gelincikler geldi kapıma,
kan rengi karanfiller geldi
Sen gelmedin…

Yelda gecelerde,
Hercai menekşeler ortağı oldu düşlerimin
Uzun bir türküyle düştü
yalnızlığıma martılar
Ayın sevdası geldi
gelinlik göçmen bir kızın
yarım kalmış bohçasıyla
Kayan bir yıldızın gözyaşı geldi,
elemi geldi,
yası geldi;
Sen gelmedin…

Ümit kayığında
kürek mahkumuydu hayallerim
Sabahları önce resmin girdi bütün odalarıma
Saçlarındı gölgesi mahzun ikindilerimin
Adın yazılı kaldı sokaklarında gönül şehrimin
Söndü hasret rüzgârından,
vuslatın yanan mumu
Erguvanlar geri geldi
yaz ortasında,
Erken sonbaharlarda
sardunyalar geldi,
Sen gelmedin…

Kırık bir vazoda bıraktın can elmasımı
Geceler geldi,
gündüzler geldi,
türküler geldi,
gemiler geldi,
son trenler geldi,
Sen gelmedin…
Mustafa Hatipler
ŞİİR-13
BİR ÇİÇEK ALDIM.
Dün gece yine yalnızdım
Sokağa çıktım
Ve kendime bir çiçek aldım
Kendim almamış gibi yürüdüm sokaklarda
Ve yalnız değilmişim gibi düşündüm
Ama her gece gibi
Dün gece de yalnızdım
Ve kendime bir çiçek aldım
Bir saat geri alınmış saatler
Ben geri almadım
Ve bir saat daha yalnız kalmadım
Bir masaya oturdum
İki çay ısmarladım
Ben içtim
sen soğuttun
sana söyleyeceğim her şeyi yuttum
çok dert etmedim
çünkü yoktun
dün gece yine yalnızdım
rahat ağladım
yokluğundan gizlemedim gözyaşlarımı
ve lambaları hiç karartmadım
dün gece
her gece gibi yalnızdım
sokağa çıktım
ve kendime bir çiçek aldım
sen sandım
Koklamadım.
Uğur Arslan
ŞİİR-14
SENİ BENDE UNUTTUN
Bir akşamüstü bir rüzgâr yapıştı belime, içtik beraber.
Sarhoşluk daha çok acıtır dedi, gözleri yaşararak.
Önce inanmadım.
Sonra kudurdu, kudurdu.
Başım döndü, bağırdım...
"Sen, giderken gülüm izlerini silmeyi unuttun.
Sen, giderken bitanem, bende bıraktıklarını almayı unuttun.
Sen, giderken aşkım, sen hâlâ bendeydin.
Çalan bir müzik parçasının sözlerinde unuttun kendini.
Bir ağustos akşamında unuttun beni ve seni.
Süzülen damlaların sıcaklığında,
Sensiz bir gecenin sabahındaki hıçkırıklarda unuttun seni.
Terasda içilen bir bardak çayda
ya da bir bardak birada unuttun.
Bir mangal ateşinin sonrasında, yanmış közlerde unuttun.
Beyoğlu'nun o güzel sokaklarında,
O ıssız kalabalıkda unuttun kendini.
Söylenen yalanlarda, 'iyi ki varsın'larda unuttun seni ve beni.
Geceleri baktığımız o yıldızlarda unuttun bizi.
Bir daha birlikde çıkamayacağımız Yeniköydeki
çay bahcesinde, Papatya'da unuttun bizi.
Adını bir türlü koyamadığın
gelecekdeki güzel günlerimizde unuttun.
Beraber yakılan sigaralarda unuttun bizi.
Sen giderken bitanem,
SENİ BENDE UNUTTUN !!!."
ŞİİR-15
BİR AŞK MASALI
Bir kuş uçmuş bu daldan
Çiçekte sesi kalmış
Üç yıl geçmiş aradan
Çiçek birden sararmış
Bir kız almış çiçeği
Koklayıp yaralanmış
Kız koşup dala gelmiş
Dal onu ağırlamış
Beklerken kuşu dalı
Yüreği rüzgârlanmış
Uçup dönmüş o dala
Çiçekler şarkılanmış
O günden beri dallar
Rüzgârla arkadaşmış.
Nihat Behram
ŞİİR-16
SENİ ARIYORUM
Şimdi bir an dönerek gerilere, hani
Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan
Ellerimi bırakıp, sevecen ellerini
Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan
Seni arıyorum.
Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle
Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor
Şimdi baş başayım bir kıyıda kendimle
Ve bende var ettiğin o ben, can veriyor
Seni arıyorum.
Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı
Baştanbaşa bir gül bahçesiydi ortalık
Renkler ya mavi, ya pembe, ya beyazdı
Oysa şimdi ne yana baksam karanlık
Seni arıyorum.
Varsın ama yoksun. yanımdasın, değilsin
Gözlerim boşuna deliyor geceleri
Tek seni bir kez daha görebilmek için
Daldırıp ellerimi benden içeri
Seni arıyorum.
Ellerim içimde bir kan golüne batıyor
Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi.
Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor
Ve senden uzakta verirken son nefesimi
Seni arıyorum.
Bu son aldanışım, son yıkılışım olacak
Gelsen de boş artık gelmesen de, ben yokum
Yine de son bir ümit kırıntısıyla, bak
O, her şeyi yitirdiğim anda bulduğum
Seni arıyorum.
Ümit Yaşar Oğuzcan
ŞİİR-17
AŞK BİTTİ
Bir aşk nasıl biterse
Öyle bitti bu aşk da
Uzun bir hastalık gibi
Aralıksız dinlediğim
Alaturka bir fasıl gibi
Gökyüzüne bakmayı,
Dostlara mektup yazmayı,
Çiçekleri sulamayı
Unutmuşluğum gibi bitti.
Bir aşk nasıl biterse,
Öyle bitti bu aşk da.
Yürümeyi yeniden öğrenen
Felçli bir çocuk gibi
Sokağa çıkmalıyım şimdi
Ve çoktandır
İhmal ettiğim dostlara
Yeni bir adres bırakmalıyım.
Pencereleri açmalı,
Kitapları düzenlemeliyim
Belki, bir yağmur yağar
Akşama doğru
Yarıda bıraktığım
Şiirleri tamamlarım.
"Aşk da bitti" diyordu ya bir şair,
AŞK BİTTİ İŞTE..
TAM DA ÖYLE.
Ahmet Telli
ŞİİR-18
SEVECEKSEM BÖYLE SEVMELİYİM...
BİR GECE DİLİM TUTULMALI AY GÖKTEYKEN,
GİRDABINA DÜŞMELİYİM YALNIZLIĞIN
İHANETİN ADINI BİLMEMELİYİM
YA DA UĞRAMAMALI YALANLAR BEYNİME.
ZİNDANDAN MEKTUPLAR YAZMALIYIM
PENCEREMDE BİR KARANFİL SOLMALI,
İÇİMDE TEBESSÜMLER..
BİR YAKIN İKLİM OLMALISIN BANA.
AH EDERKEN,
GÜN GÖRMEMİŞ BİR YILDIZ KAYMALI.
SEVECEKSEM BÖYLE SEVMELİYİM
YAŞAYACAKSAM BÖYLE..
BAŞUCUMDA KARA BİR KİTAP BULUNMALI
HER SAYFAYA ADIMI YAZMALIYIM.
HAYALLERİM GÖKTE YILDIZLAŞIRKEN,
LANET ETMELİYİM ŞANSIMA, TUTUNAMAYIŞIMA
AKLIMA GELDİĞİN ANLARDAKİ KAHROLUŞUMA
SEVECEKSEM BÖYLE SEVMELİYİM,
KAHROLACAKSAM BÖYLE..
BİR BAŞKASI DEDİĞİNDE DİK OLMALIYIM
YA DA YABANCI BİRİSİ, SENİN İÇİN
İÇİMİN KAN REVANINI GÖRMEMELİSİN.
FIRTINALAR KOPARKEN İÇİMDE,
DUDAKLARIM SÜT LİMAN OLMALI
BİLMEMELİSİN YÜREĞİMİN EZİKLİĞİNİ
SEVGİMİ DARAĞACINA ASARKEN,
ELLERİM TİTREMEMELİ
SEVECEKSEM BÖYLE SEVMELİYİM,
KAYBEDECEKSEM BÖYLE..
GİT DERSEN GİTMELİYİM, YALANDAN DA OLSA
GÖRMEMELİSİN BENİ ARKANDA
HEP KÖŞEBAŞLARINDAN BAKMALIYIM SANA
HER GÜN HAYALİN GEÇMELİ KAPIMIN ÖNÜNDEN
SANA BENZEYENLERİ SEN SANMALIYIM
SEVECEKSEM BÖYLE SEVMELİYİM,
KANACAKSAM BÖYLE..
VEDA EDECEKSEM BÖYLE ETMELİYİM
YANINDA BİR YANINI DA GÖTÜREREK,
SESSİZCE AYRILMALIYIM BU DİYARDAN.
BEN MEÇHULE KARIŞIRKEN,
SEN KIRMIZI BİR GÜL BULMALISIN..(?)
ECEL BAŞUCUMA DAYANIRKEN
KİMSE BİLMEMELİ
SEHER VAKTİ KAPIM ÇALINMALI
SEN UYKUDAYKEN, ALEM UYKUDAYKEN
DÜŞLERİM, ÜMİTLERİM, HEPSİ UYKUDAYKEN..
ÜMİDİMİ İSMİNE GÖMMELİYİM!
GÖZLERİM BOŞLUĞA BAKARKEN,
HAFİFTEN BİR YAĞMUR YAĞMALI
SEVECEKSEM BÖYLE SEVMELİYİM,
ÖLECEKSEM BÖYLE!
ŞİİR-19
SEVGİLİM,
YALAN SÖYLERSEM SANA,
KOPSUN VE MAHRUM KALSIN DİLİM
"SENİ SEVİYORUM"
DEMEK BAHTİYARLIĞINDAN..
SEVGİLİM,
YALAN YAZARSAM SANA,
KURUSUN VE MAHRUM KALSIN ELİM
OKŞAYABİLMEK SAADETİNDEN SENİ
SEVGİLİM,
YALAN SÖYLERSEM SANA,
GÖZLERİM İKİ NADİM GÖZYAŞI GİBİ
AVUÇLARIMA AKSINLAR
VE......
GÖRMESİNLER SENİ BİR DAHA...
Nazım Hikmet RAN
ŞİİR-20
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR
Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.
Ataol Behramoğlu
ŞİİR-21
BEN AYRILIKLARIN ŞAİRİ
Ben ayrılıkların şairi,
Yalnızların ozanıyım.
Sen, sen masallar okurken daha,
Ben acıların yazarıyım.
Haklısın, aramızda dağlar, denizler var,
Haklısın, aramızda uçurumlar.
Senin sevdaların, üç günlük masal,
Benim sevdalarım, Allah'ına kadar.
Elma şekeri mi sandın aşkı,
Ne şiirin şiir, ne şarkın şarkı.
Hele bir kırılsın, hele bir kırılsın feleğin çarkı,
İşte ben o zaman görürüm seni.
Halâ tahta masalara yazıyorsam adını,
Aşk kitaplarında arıyorsam tarifini aşkın,
Kahır mektuplarında yeniden buluyorsam seni,
Islak mendillere siliyorsam gözyaşlarımı,
Eyvahlar çekiyorsam her biten aşkın ardından,
Bana sor yalnızlığı,
Ayrılığı bana sor diye haykırıyorsam,
Ve sabahçı kahvelerinde
bir çay gibi demliyorsam hasretini,
Ve inadına özlüyorsam, o çay karası gözlerini,
Bil ki, bu seni erkekçe sevdiğimdendir.
Bu benim ilk aldanışım değil,
Bu benim son yıkılışım değil,
Bırak bu sahte gözyaşlarını,
Bırak bu masum bakışlarını.
Üzülme, benim için üzülme,
Üzülme bu son için üzülme,
Ben, ben, ben yeterim kendime
Varsın da bir dağ gibi büyüsün hasretin içimde,
Varsın da her gece
Bir kemanın tellerinde ezilsin kalbim,
Varsın da bir daha değmesin ellerim ellerine,
Asla pişman degilim.
Hatırla, bir adam diyordun hatırla,
Ömür boyu sevsin beni ömür boyu,
İşte o deli, işte o çılgın, işte o adam benim.
Çünkü ben,
Çünkü ben aşkı ölümsüz bilenlerdenim.
A. Selçuk İlkan